65
Products
reviewed
427
Products
in account

Recent reviews by Routinues

< 1  2  3  4  5  6  7 >
Showing 1-10 of 65 entries
12 people found this review helpful
1 person found this review funny
40.0 hrs on record (14.9 hrs at review time)
“Auditore ailesi ölmedi! Ben hala burdayım! Ben! Ezio, Ezio Auditore!”

OYNANIŞ VE HİKAYE
İlk Assasin’s Creed’de (AC) Desmond Miles’ın atalarından olan Altair’i oynuyorduk ve Abstergo için bazı Eden parçalarının yerlerini bulmaya çalışıyorduk. Şimdi ise Abstergo’dan kaçıyor ve atalarımızın genetik hatıralarına ulaşmak için kullandığımız Animus’un 2. versiyonuyla Rönesans İtalya’sına gitme imkanını buluyoruz. Bu sefer Ezio Auditore da Firenze ismindeki karakterimizle ortalığı birbirine katıyoruz.

İlk yapımdan daha büyük bir haritaya sahibiz. İstediğiniz sokaktan gidebiliyor, istediğiniz çatıya çıkabiliyor, istediğiniz duvara tırmanabiliyorsunuz. Hikayeyi de tekdüze olmadan oynayabilmeniz nedeniyle bu rahatlık hissi doruğa çıkıyor. Ayrıca yan görevlerde de özgürce İtalya sokaklarında dolaşabiliyorsunuz. Bunların yanında artık yüzebiliyor, normalde göremediğimiz şeyleri görmemize yarayan “Eagle Vision” özelliğini hareket ederken de kullanabiliyoruz. Özgürlük kavramında gelişmelerin olduğu ortada.

Söz konusu Rönesans İtalya’sı olunca birçok ünlü figürle de karşılaşıyoruz. Niccolo Machiavelli’den tutun Papa 6. Alexander’a kadar tarihi karakterlerle tanışıyoruz. Bunlardan en önemlisi de Leonardo da Vinci. Leonardo, macerada genç haliyle bulunuyor ve Altair’den arta kalan Codex sayfalarını çevirmemizde yardımcı oluyor. Bunun yanında silah yükseltmelerimizi de yapıyor. Ayrıca bir bölümde kendisinin planlarından yapılan uçan makinayı kullanabiliyoruz. Ek olarak, bulduğunuz at ve gondol gibi araçlar da ulaşımda kolaylık sağlıyor.

Para kazanmak için Monteriggioni’de bulunan aile villasından bütün ekonomik hareketlerinizi kontrol edebiliyorsunuz. 20 dakikalık periyotlarla geliriniz güncelleniyor. Şehirdeki dükkanları yükseltip belli indirimler sağlayabiliyor, yeni yerler açarak gelirinizi arttırabiliyorsunuz. Buralardan yeni zırh ve silah setleri almak da mümkün. Bu villadaki kişisel odanızda, gerçekleştirdiğiniz suikastlerin kurbanlarının portreleri bulunuyor. İlerledikçe aldığınız bazı eşyalar ise villa içerisindeki bazı yerlerde belirmeye başlıyor.

DÖVÜŞ MEKANİĞİ
Savaş sistemi de değişikliklerden nasibini almış ve oldukça geliştirilmiş. Düşmanlarınızı silahsız hale getirmek gibi çeşitli seçenekler eklenmiş. Ayrıca su altına dalmak, küçük insan gruplarına karışmak gibi yöntemlerle gizlenebiliyorsunuz. Bunların yanında duman bombaları, hırsız grupları tutmak ve paralı askerlerle birlikte de askerlerden uzak durabiliyorsunuz. Çeşitli yeni suikast şekilleri hem oynanabilirlik, hem de görsel açıdan tatmin edici. Örneğin bir saman yığınında saklanırken veya binalardan aşağı atarak kişileri öldürebiliyorsunuz. Düşmanlarımız da birbirlerinden farklı. Bazıları çok hızlı, bazıları ise yavaş olmalarına rağmen çok güçlüler. Sağlık ise DNA’nızla senkronize olduğunuzda tam olarak doluyor, küçük yaralar da otomatik olarak iyileşiyor. Ancak büyük yaralar aldığınızda sokaktaki doktorlarla ya da aldığınız ilaçlarla iyileşmeniz gerekiyor.

DİYALOGLAR
Diyaloglar konusunda oldukça zengin bir içerik mevcut. Genellikle İtalyanca ve İngilizce karışımı bir dil kullanılmış ve lehçeler, yerel İtalyan lehçeleri. Böylelikle tarihi yapı korunmuş. Diyaloglar sırasında size gösterilen butonlarla konuşmanın farklı şekillerde ilerlemesini de sağlayabiliyorsunuz, ancak bu sonucu değiştiren bir özellik değil. Konuşma metinlerinin en güzel yanı ise, fazlasıyla referans barındırıyor olması. Altair ve Super Mario referanslarının favorilerim arasında olduğunu belirteyim.

EKSİ YANLARI
Örneğin ekranda basılması istenen tuşlar, ikonlar halinde bulunuyor ve siz bu ikonların hangi tuşa ait olduğunu hatırlamıyorsanız çok geç olabiliyor. En azından bu ikonların yanına konfigüre ettiğimiz tuşları da belirtmiş olsalar, sıkıcı dakikalar yaşanmayabilirdi. Grafiksel olarak küçük hatalar mevcut. Ancak bunlar görmezden gelinebiliyor. İlk kez bir Assasin’s Creed oynayacak olanlar, başta kontrollerde zorlanabilir, ama zaman geçtikçe alışıyorsun

SONUÇ
Ubisoft’un kopya korumasını kullanan yapım, kaydedilmiş oyunlarınızı da çevrimiçi olarak saklıyor. Yani oyunu başka bir yere yüklediğinizde de kayıtlı dosyalarınıza Internet üzerinden otomatik olarak ulaşmanız mümkün. Tabi bu kopya korumasının bir eksisi ise, internet bağlantınız yoksa oyunu oynayamayacak olmanız.

Sonuç olarak Assasin’s Creed II, klasik olarak nitelendirilebilecek bir ürün. Herkesin koleksiyonunda yer etmesi gerekir.
Posted 2 April.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
6 people found this review helpful
1 person found this review funny
21.1 hrs on record (0.7 hrs at review time)
HİKAYE
Ana karakterimiz Desmond Miles. Kendisi Abstergo adlı bir şirket tarafından kaçırılıp Piece of Eden (Cennet Parçası) isimli artifact’lardan biri olan Apple Of Eden (Cennetin Elması)’nı bulmak için 1191′de Kudüs ve çevresinde bir Assassin (Suikastçi) olan atası Altair Ibn-La’Ahad’ın hafızalarına girmeye zorlanan bir barmen.

Ben Desmond Miles. Abstergo adlı şirketin 17. deneğiyim. Kendimi aniden yüzyıllardır süregelen bir savaşın içinde buldum. Bu benim hikayem.

İleriki oyunlarda bundan çok daha fazlası olduğunu hem o hem biz öğreneceğiz. Altair Masyaf çevresinde bulunan suikastçı birliğinde doğmuş orada büyümüş ve orada ölmeyi hayal etmiş bir gençtir (Bknz: Alamut El-Tahir).

Ustası Al Muallim (Bknz: Alamut Hasan Sabbah) tarafından Apple of Eden’ı bulmaya gönderilmiş fakat orada Tapınakçı (Templar) birliğinin başı Robert De Sable ile karşılaşmıştır. Templar’lar AoE (Apple of Eden)’yi Altair’den önce bulmuşlardır.

Altair o zamanlarda kendinden hayli güçlü olan Robert’a saldırmış Robert ve onun adamları ise Altair’in yanında ki Kadar’ı öldürmüş ve Malik’in kolunu kesmişlerdir. Altair ise kaçarak Masyaf’a dönmüş ve Al Muallim ile konuşurken elinde AoE ile Malik gelmiştir.

Bu sırada Robert De Sable Masyaf’ı kuşatmış Altair ve assassin’ler onları def ettikten sonra Al Muallim halkın gözü önünde Altair’i bıçaklamış Altair uyandıktan sonra da ona bunun bir ilizyon olduğunu açıklayıp onun yaşamını 9 Templar başını öldürmesi şartıyla bağışlamıştır.

OYNANIŞ
ACI görünenin aksine bir açık dünya oyunu. Kudüs, Şam ve Akka şehirlerinde ve bu şehirler ile Masyaf arasındaki topraklarda geçiyor.

Şehirlerdeki muhafızlar ve yollardaki Templar’lar ile Türk’ler (biz oluyoruz) gidiş gelişlerde sıkıntı çıkarabilir ama şehirden Masyaf’a dönerken yolları kullanmak yerine Fast Travel yapma seçeneğiniz var. Kılıç dövüşleri bir hayli zevkli.

Kontraatak yapmak veya düşmanlarınıza sürekli saldırarak onların defanslarını kırmak gibi şansınız var. Bunun dışında oyunları oynamayanların bile bildiği Hidden Blade’iniz ile boğazlarını parçalayabilirsiniz (Bilmeyenlere Not: Hidden Blade bileğe sarılmış bir deri üzerine konulmuş bir bıçaktır, ufak bir bilek hareketi ile dışarı çıkar ve aynı bilek hareketi ile içeri girer).

Ayrıca fırlatma bıçaklarınız ve kılıç ile aynı işlevi gören fakat daha hızlı olan hançeriniz de mevcut. Altair yerinde duramayan hiperaktif bir genç. Çatılara ve kulelere tırmanıyor haritasını gezerek değil kulelerin tepesinden şehri gözleyerek güncelliyor.

Ayrıca atayadigarı bir özellik olan Kartal Vizyonu ile dostunu düşmanını ayırıyor ve gizli şeyleri buluyor.

MÜZİKLER
Veee müzikler. Jasper Kyd işinin eri. Assassin’s Creed I oyununu oynarken gözlerinizi kapatıp oyunun müziklerinin keyfini çıkarasınız geliyor.

Müzikler ve olaylar arasında bağ kuruyor eğer soundtrack’ı oyun dışında dinliyorsanız oyundan sahneler aklınıza geliyor ve gülümsüyorsunuz. Assassin’s Creed I müzikleri oyunu yaşatıyor adeta.

Sonuç Olarak
Gülü seven… Eee hep beğenmek hep övmek olmaz. Oyun kendini çok tekrar ediyor. Şehre git, bilgi topla, adam öldür, Masyaf’a dön, Al Muallim ile konuş şehre git… Maalesef oyunun son 2 saatine kadar yaptıklarınız bu, ama oyun son 2 saatte coşuyor söyleyeyim.

Al Muallim ile konuşma sahneleri çok sıkıcı çünkü oyunda altyazı yok, Ubisoft Türkçe dil konusunda masraftan kaçmış. İngilizce anadili olan veya anadili gibi bilenler dışındakiler için çok can sıkıcı bir durum ama bunlar bu oyun için devede kulak kalıyor bence.
Posted 2 April.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
13 people found this review helpful
1 person found this review funny
30.3 hrs on record
Hɪᴋᴀʏᴇ  ᴇ Oʏɴᴀɴış
Ori and the Blind Forest oyununda deneyimlediğimiz gibi Will of the Wisps de basit ama etkili hikâyesiyle kalbinizi çalmayı başarıyor. Animasyonlar ve karakterler inanılmaz derecede çekici bu nedenle heyecanlanmamanız mümkün değil! Ori, tanışacağınız birçok karakter ve yan görevleriyle bu kez hikâye anlatımında daha da ileri gidiyor.

Bu hikâyede, devasa büyüklüğüyle dikkat çeken kurbağa Kwolek bizlere Niwen’de rehber ve liderlik ediyor. Her hareketi nefes kesici olan Kwolek, Will of the Wisps’in muhteşem karakter tasarımlarını yeniden gözler önüne seriyor. Bir diğer yardımcılarımız da Moki ve yaşlı maymun adam Orpher. Bu karakterler o kadar sevimli ve hayat dolu ki başlarına trajik bir olay geldiğinde durumu daha da üzücü kılıyor.
https://test-steamproxy.haloskins.io/sharedfiles/filedetails/?id=2905871404
Oyunu oynarken kendinizi muhteşem bir atmosferde bulacağınız kesin. Şırıl şırıl akan sular, bitki örtüsünün canlılığı ve hatta düşmanların size saldırma şekli bile bir ahenk içinde! Her şey çarpıcı, renkli ve özgün. Bütünüyle her şey o kadar güzel ki neredeyse düşmanlarınızı öldürdüğünüze bile üzülebilirsiniz. Büyüleyici görsellerin yanı sıra kendinizi oynanabilir bir Miyasaki filminin içerisinde hissetmenizi sağlayan muhteşem müzikler de mevcut.

Ori and the Will of the Wisps aynı bir önceki oyunda da olduğu gibi yeni yetenekler ve silahlar kazanarak ilerlediğiniz bir aksiyon macera oyunu olarak karşımıza çıkıyor.
https://test-steamproxy.haloskins.io/sharedfiles/filedetails/?id=3426833009
Oyun içinde çok fazla zıplama, koşma ve yuvarlanma yapacağınızı düşünürsek Ori’nin kontrollerinin muhteşem olmasını bir artı olarak sayabiliriz. Hareketleriniz çok akıcı ve hızlı hissettiriyor ve oyunda ilerleyip daha fazla yetenek kazandıkça, büyülü bir parkurdaymışsınızcasına hızla ilerleyebiliyorsunuz.

Tᴇᴋɴɪᴋsᴇʟ Yöɴϋ
Hareketleriniz bir önceki oyuna kıyasla daha akıcı bu da savaşırken çok daha rahat hareket etmenizi sağlıyor. Ori’nin elinde eski devasa bir ruh kılıcı mevcut ve yoluna çıkan bütün kötüleri kılıçtan geçirebiliyor. Aynı platform oyunlarında olduğu gibi dövüş mekanikleri, düşman saldırılarından kurtulmak için hızlı refleksler gerektiriyor. Her ne kadar kolay kontroller olsa da bosslara veya düşmanlara karşı savaşlarınızda oldukça zorlanabiliyorsunuz. 2D savaşlardan zevk almayan oyuncular bu sebeple zorluk seviyesini kolay olarak seçebilirler. Bu tarz zorluklara rağmen oyun kontrol noktaları açısından oldukça cömert davranıyor. Bu nedenle zorlu savaşlarda ölseniz bile en yakın yerden başlayarak devam edebiliyorsunuz.

The Blind Forest’ta karşımıza çıkan bir başka değişiklik de, bir diğer mükemmel Metroidvania oyunu olan Hollow Knight’tan esinlenilmiş gibi görünen yükseltme sistemi. Yükseltme ağacı sistemi yerine Ori artık ona daha fazla can veya duvarlara yapışabilme gibi çeşitli güçlendirmeler veren parçalar topluyor. Bu parçalar Twill adlı bir tüccara ödeme yapılarak da yükseltilebiliyor. Yükseltmeler sizin kontrolünüzde olduğu için çeşitli kombinasyonlar yaratarak oyunu kendi zevkinize göre şekillendirebiliyorsunuz.

Sᴏɴ Bᴀᴋış
Ori and the Will of the Wisps'teki her şey büyülü ve harika hissettiriyor. Fakat yine de, sizi aniden maceranın dışına çıkarabilecek ve Xbox'ınızda mı yoksa PC'nizde mi bir sorun olup olmadığını merak etmenize neden olan sahnelerin büyüsünü bozabilen ses takılmaları, ekran titremeleri vb. gibi şaşırtıcı derecede sık görülen hatalar ve aksaklıklar da mevcut.

Tekrar eden aksaklıklara rağmen bu oyunu oynamak için hala çok fazla sebebiniz var. Moon Studios tüm bilgi birikimleriyle bizlere mükemmel bir devam oyunu sunmuş bulunuyorlar. Yine de teknik aksaklıklardan rahatsız olan biriyseniz oyunun tamamen iyileştirilmesini bekleyebilirsiniz. Her şeye rağmen Ori and the Will of the Wisp inkâr edilemez bir şekilde büyüleyici ve muhteşem bir oyun.

Gᴇɴᴇʟ Dᴇɢ̆ᴇʀʟᴇɴᴅɪʀᴍᴇ
✅ Büyülü ve mükemmel bir atmosfer.
✅ Yükseltmelerin kişiselleştirilebilmesi.
✅ Kontrollerin akıcılığı.
✅ Kontrol noktalarının sıklığı.
✅ Karakter tasarımlarının çok iyi olması.
✅ Güzel müzik ve görsel şölen.
✅ Zorlayıcı savaşlar
❌ Sistem aksaklıkları.
Posted 22 February. Last edited 24 February.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
27 people found this review helpful
508.4 hrs on record (506.1 hrs at review time)
GİRİŞ
Kısaca “Metroidvania” olarak tanımlanan bu oyun türünde, birbiri içine geçmiş küçük haritaların oluşturduğu devasa bir oyun alanı bulunur. Oyuna başladığınızda pek çok noktaya ulaşamadığınızı fark edersiniz ve oyunda ilerledikçe edindiğiniz özellikler sayesinde geri dönüp bu noktalara erişebilir hale gelirsiniz. Birbirinden alakasız görünen sayısız lokasyon kısa yollarla birleşir, bazen final noktasının başlangıç yerinden iki adım ötede karşımıza çıktığı bile olur. İşte Hollow Knight, bu iki nevi şahsına münhasır oyun türünü tek bir potada birleştiren ve bunu da kusursuz bir şekilde yapan bir oyun.

Hollow Knight giden kimsenin geri dönmediği, bünyesinde sayısız gizem barındıran topraklarda geçen bir böcek oyunu. Evet, kulağa saçma geldiğinin farkındayım ancak ön yargılarınızın sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Zira en ufak ayrıntısına kadar ince ince işlenmiş, içeriğinde hiçbir tutarsızlık barındırmayan bir dünya aynı zamanda bu. Gerçekten de uzaklarda bir yerlerde, kurumuş toprakların altında böceklerin buna benzer bir şeylerle uğraşabileceğini düşündürüyor insana.

HARİTA DEDİĞİN BÖYLE TASARLANIR
Oyunda çok fazla farklı bölge bulunuyor ve bu bölgelerin tamamı birbiriyle hiç alakası olmayan temalara sahip. Bir yerde yeşilin her tonu etrafınızı sarmalarken, başka bir yerde bal peteklerinin arasında vızıltılar eşliğinde koşturuyorsunuz. Bu temasal farklılıklar, oyun dünyasına ve o bölgenin böceklerine muazzam bir şekilde yedirilmiş. İlk başta anlamıyorsunuz ama oyunda ilerledikçe görüyorsunuz ki, bu bölgelerin tamamı ders niteliğinde bir ustalıkla birbirine bağlanmış durumda. Hollow Knight, bugüne dek gördüğümüz en iyi harita tasarımına sahip oyunlardan diyebiliriz.

GRAFİKLER VE MÜZİKLER
Ve tam da bu noktada devreye giren o grafikler ve müzikler… Tamamı el çizimi olan grafikler hem o kadar tatlı, hem de tüm duyguları yansıtabilme noktasında o kadar başarılı ki. Özellikle iki boyutlu bir dünyayı dolu dolu yansıtabilmek adına sadece arka planı değil, ekrana doğru üçüncü bir düzlemi de tasarlamış olmaları çok güzel bir detay. Sağa sola koştururken, bir anda ekranın önünden silüet halinde hızla geçen bir böcek görmek, kesinlikle atmosferin içine daha fazla girmenizi sağlıyor. Lakin oyunun grafiklerinden daha iyi olan bir şeyi varsa, o da müzikleri. Yani oyunun görselliği ve müzikleri o kadar iyi ki; Dark Souls’tan hatıra öldüğünde ruhunu gidip geri alma veya birbirinden ilgi çekici boss dövüşleri gibi oynanış mekaniklerinden konuşasım bile gelmiyor (ki oyun bunları da çok iyi bir şekilde yapıyor).

GÖZDEN KAÇIRAYIM DEMEYİN!
%90 üzeri bir tamamlama yüzdesi için 30 ila 40 saat arası bir oyun süresi ayırmanız gerekiyor ki Hollow Knight gibi bir platform oyunu için bu hiç de fena olmayan bir içerik anlamına geliyor. Elbette oyunun yapısı gereği bol bol eski bölgelere geri dönmeniz ve geçtiğiniz yerlerden tekrar tekrar geçmeniz şart ancak Hollow Knight, bir an olsun bunları yaparken sıkılmanıza müsaade etmiyor.
Posted 24 January. Last edited 24 January.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
14 people found this review helpful
421.6 hrs on record (417.0 hrs at review time)
God of War’u kısaca özetlememi isterseniz, klavyemden çıkacak tek kelime destansı olur. 30 küsür saat boyunca eşlik edeceğiniz Kratos ve oğlu Atreus’un macerası sizi Midgard’ın sakin sularından Helheim’ın tükürük donduran soğuklarına; Devler ve Tanrıların kapıştığı savaş alanlarından Hel’den çıkan menfur yaratıkların berbat kokusuna bürünmüş mağaralara taşıyacak. Yol boyunca İskandinav mitolojisinden birçok efsaneye tanıklık edecek, ayak basılmaması gereken lanetli topraklarda toz kaldıracaksınız. En önemlisi de, bu olağanüstü epiği tamamladığınızda, deneyimlediğiniz macerayı düşünecek ve kendi kendinize şunu diyeceksiniz, “Bu hayatımda oynadığım en iyi oyunlardan biri.”

God of War, Kratos'un geçmişinin izlerini silmeye çalıştığı bir başlangıç yapıyor. Daha ilk dakikalardan itibaren karakterin hal ve hareketinden, davranışlarından bunu net bir şekilde anlıyorsunuz. Kasvetli ve bir o kadar da üzücü bir başlangıç yaptığımız oyunun kilit noktası basit bir görevle başlasa da çok kısa bir sürede aslında işin hiç o kadar da basit olmadığını anlıyorsunuz. Hikayenin ana odağı ise merak unsuru üzerine kurulmuş. Oyunun hikayesi bu bilinmezliğin etrafında o kadar güzel ilerliyor ki döndüğünüz her virajda, edindiğiniz her bilgide hem Nordic Mitolojisinden bilgiler alıyorsunuz hem de bu hikayenin ipuçları karşınıza çıkıyor.

Oyunun %60’lık kısmı ölümlülerin diyarı Midgard’da geçiyor. Geriye kalan dilimde farklı diyarları ziyaret ediyor ve destanlara konu olan topraklara ayak basıyorsunuz. Hangi diyarları, hangi şartlar altında ziyaret ettiğinizden bahsetmek istemiyorum zira benim için oyunun en keyif verici kısımları bu diyarlara yaptığım ziyaretlerdi. Ama her diyardan Midgard’daki gibi devasa bir oyun alanı beklemeyin. Çok detaya girmeden, Midgard’daki oyun alanınızın detaylı ve keşfetmeye teşvik edici olduğunu söyleyebilirim.

Oyunun ilk beş saati sonrasında kendinizi bulacağınız ana bölge; birçok meydan okuma, yan görev, sürpriz ve hikaye parçacıklarıyla dolu. Burada isterseniz Brok ve Sindri’den yan görevler alıp, daha önce erişemediğiniz gizli bölgelere girebilir, karaya oturmuş gemilerde ganimet arayabilir; isterseniz İskandinav mitolojisinden fırlamış efsanelerin peşinden koşabilir, isterseniz de yardımınıza muhtaç yaratıkları kurtatabilirsiniz. Midgard’daki her şey yapmak bile sadece 30 saatinizi alacaktır diye tahmin ediyorum.

Leviathan için alabileceğiniz ekstra becerilerle, baltayı dondurucu bir ölüm makinesine dönüştürme şansınız var. Fakat dövüş sisteminin en tatlı yanı, baltanıza eklediğiniz “runic saldırılar”. Bunları, her 40-50 saniyede bir kullandığınız, yüksek hasarlı özel beceriler olarak düşünün. Her saldırının kendi hasar, buz ve şok etki seviyeleri var. Bir saldırıyla Kratos, Leviathan’ı yere üç defa vurup karşı tarafa yüksek hasar verirken, bir diğeriyle karşısındaki herkesi dondurabiliyor. Hafif ve ağır olarak ikiye ayrılan bu saldırıları R1 ve R2’ye basarak kullanıyorsunuz. Oynayış tarzınıza hangi saldırıların uyduğuna ve bunlar arasında hangilerinin geliştirilmeye değdiğine karar vermek sizin tercihiniz.

ARTILAR
- Muhteşem grafikler ve ağızları açık bıraktıran sanat tasarımı.
- İnsancıl ve ayakları yere basan hikâye.
- “Hikaye nasıl anlatılır, tempo nedir”, üzerine ders verilmiş. Not alın AAA geliştiricileri.
- Kratos ve Atreus arasında dinamik, Ellie ve Joel’a taş çıkaran cinsten.
- Dövüş mekanikleri zevkli ve çok çeşitli.
- Onlarca saat oynamama rağmen tek bir anda bile sıkılmadım. Oyun baştan sona sizi ekran başına kilitleyecek hikaye anlatımına ve oynanış mekaniklerine sahip.
- Harika düşman çeşitliliği.
- Keşfetmeyi ödüllendiriyor.
- Yan karakterlerle etkileşimler çok zevkli.
- Battlestar Galactica'nın Bear McCreary'sinin orijinal müzikleri.
- Türkçe altyazı desteği.

EKSİLER
- Mini boss dövüşleri (özellikle de Troller) birbirlerinin aynısı olmuş.
- Atreus bazen geometriye takılabiliyor ve dövüşte sizi yalnız bırakabiliyor.
- Yolumun düştüğü bir diyar hâyâl kırıklığı yaşattı.
Posted 24 January.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
87 people found this review helpful
113 people found this review funny
628.4 hrs on record (459.5 hrs at review time)
0rospu çocukları çok güçlü arkadaşlar.
Posted 17 January. Last edited 17 January.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
13 people found this review helpful
1 person found this review funny
213.1 hrs on record (142.1 hrs at review time)
Yazılım çok güzel, kim düşünüp yaptıysa ellerine sağlık. Masaüstümü istediğim gibi düzenleyip, istediğim gibi görünmesini sağlayabiliyorum. Hareketli resimler koymaktan ziyade ses vs eklenmesi de uygulamayı ayrı bir güzel yapıyor.

Uygulamayi açtığınızda kendisi arkaplanda çalışmaya devam ediyor ve sadece uygulama çalışır durumdayken içerisindeki resimleri sesleri gifleri vs kullanabiliyorsunuz.

Tek eksi yönü; arkaplanda çalışırken bana göre biraz fazla ram tüketiyor. Özellikle masaüstü arkaplaniniza hem hareketli hem sesli bir arkaplan eklerseniz bu durum ram miktarının bayağı artmasına sebep oluyor. Eğer 16GB raminiz varsa oyunlara vs girerken uygulamayı kapatmanızı tavsiye ederim. 32GB raminiz varsa kapatmaniza gerek yok zaten günümüzdeki AAA oyunların çoğu en baba 16gb ram tüketiyor.
Posted 17 January.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
11 people found this review helpful
20
59.1 hrs on record (36.5 hrs at review time)
GİRİŞ
Oyunun hızlı oynanış yapısı ile sıkılmadan uzun süreler oynayabilmenizi sağlıyor. Brotato, Vampire Survivors türünün en başarılı örneklerinden birisi. Diğer oyunlardan ziyade çok kısa süren 20 turdan oluşuyor. Kısa sürmesi ise oyunu daha hızlı ve zevk alınabilir yapıyor.

Brotato içerisinde maksimum 6 silah kuşanabilen bir patatesleri canlandırıyoruz, bu küçük minik patateslerimizin ise ölmeden bölümün sonunu getirmesi gerekiyor. Aslında bütün oyun ölmeden kaçmamız gereken bir arena içerisinde gerçekleşiyor. Peki bu arenanın kuralları ney mi? ÖLMEMEK!

OYNANIŞ
Brotato içerisinde toplam 44 adet farklı karakter bulunuyor, bu karakterlerin ise birbirinden farklı özellikleri var. Bu özellikler tabii ki yanı sıra dezavantajlar getiriyor.

Sadece avantajı olan karakterler bulunmadığı için ise her karakter oynanış tarzınızı değiştiriyor.

Her karakterin başladığı farklı silah türleri mevcut, bazı karakterler sadece menzilli silahlarla başlayabilirken bazıları ise yakın dövüş silahları ile başlayabiliyor.

Tabii ki en güçlü olan silah türü menzilli olanlar, rakibinize yaklaşmadığınız sürece uzaktan saldırarak hasar almayabiliyorsunuz.

ZORLUK SEVİYELERİ
Brotato içerisinde toplamda 5 adet zorluk seviyesi bulunuyor, bu zorluk seviyeleri ilk başta açık gelmiyor. Her seviyenin boss (Patron)’unu yendiğiniz zaman bir sonraki zorluk seviyesini oynamak için hak kazanıyorsunuz.

Peki Bu zorluk seviyelerinin avantajı ney mi? DAHA ÇOK KAOS!

Düşmanlarımızı öldürdüğümüz zaman içerlerinden belirli malzemeler düşebiliyor, bu malzemelerin büyük kısmı ise yetenek puanları. Seviye atladığımız zaman oyun silah seçim ekranında bize 4 özellikten birisini seçmemizi istiyor. Seçtiğimiz özelliklerimiz ise belirli özelliklerimizin çarpanlarını ya da hasarlarını arttırıyor. Bu özelliklere örnek vermem gerekirse menzilli saldırı, yakın dövüş veya doğa güçlerimiz.

HARİTA
Brotato’nun haritası açık bir dünya değil, küçük bir harita üzerinde oynuyoruz. Bu harita ise düşündüğünüzden daha küçük olduğu için her denemeniz aşırı hızlı başlıyor ve bitiyor. Haritanın küçük olması neye mi yaramış? Oyunlar hızlı bitip hızlı başladığı için hiç çekinmeden bir sonraki denemenize girebiliyor ve oyuna başlayabiliyorsunuz.

MÜZİKLER
Brotato müzik seçimi konusunda birazcık sınıfta kalmış diyebiliriz. 30 saatlik oyun deneyimim ardından aklımda kalan hiçbir melodi olmadığını söylesem yalan söylemiş olmam. Fakat bir indie yapıma göre müzik seçiminin gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Posted 18 December, 2024. Last edited 18 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
4 people found this review helpful
20
254.9 hrs on record (11.7 hrs at review time)
OYNANIŞ MEKANİKLERİ
Oyunda klasik olarak taarruz, mühendis, destek ve keşif sınıfları bulunuyor ve her sınıfa ait iki farklı karakter var. Bu karakterler kullanabildikleri özel ekipmanları ile birbirlerinden ayrılabiliyor. Sınıfların her biri belirli ekipman ve silahlarla özel bir oynanış sunuyor. “Her sınıf her silahı kullanamıyor” diyerek oyunun taktiksel yönüne vurgu yapıldığını söyleyebilirdim ama pek de öyle değil. Sınıflar arası silahsal bir kısıtlama bulunsa da keşif sınıfı her kategoriden silahı kullanabiliyor. Yani işin silah kısmından bir taktiksel yapıdan ziyade kısıtlama varmış gibi hissettiriyor ancak karakterin kendileri yeterince ayrışabildiğinden farklı bir açıdan taktik yapabiliyorsunuz en azından.

Zırhlı araçlar, helikopterler ve devriye botları gibi savaşın gidişatını değiştirecek unsurlar oyunun öne çıkan özelliklerinden. Ve tanklar biraz fazla güçlü sayılabilir.

Genç nesil oyuncuların beklentilerini karşılayacak şekilde modernize edilmiş bir silah sistemine sahip Delta Force. Geniş ama gerçekten çok geniş bir modifikasyon sistemine sahip.

OYUN MODLARI VE HARİTALAR
Oyunun açılış ekranında sizi üç seçenek karşılıyor. Savaş, Operasyon ve Black Hawk Down. Bunlardan Black Hawk Down henüz çıkmadığı için ben diğer iki seçenekten bahsedeceğim. İlk olarak operasyon moduna değinmek gerekirse bu, diğer oyuncular ile bir haritaya bırakılıp çeşitli objektiflerin peşinden koştuğunuz bir mod. Bu objektifler oldukça klasik, herkesin aşina olduğu görevler ve bir esprileri de yok açıkçası. Bu mod sırf olsun diye koyulmuş gibi geldi şahsen. Çünkü bu modda çok çok daha ufak birtakım olarak botlara karşı mücadele ediyorsunuz. Botların yapay zekâsı da epey kötü olduğundan size bir mücadele sunamıyorlar. Açıkçası birkaç kez denedikten sonra epey bir sıkıldım ve üzerine düşmedim.

Oyunun asıl dikkat çekici ve önemli kısmı olan operasyon işe pvp mücadelesine girdiğimiz kısım. Burada da 5 tane mod mevcut lakin bu incelemenin yazıldığı tarihte bu modlardan iki tanesi olan “Demir Tepesi” ile “S/S – Kapanmış” modları erişime açık değildi. Bunun dışındaki modlar da “S/S”, “Tepenin Kralı” ve “A/D Tatbikat”. Bu modların hepsi temelinde benzer olsalar da detaylarda ayrışıyorlar. Yine de daha yaratıcı ve farklı oyun modları, oyunun diri kalmasını sağlardı.

Oyunda 5 adet harita bulunuyor ve bunların geleni geniş alanlar sunuyor. Bu geniş alanlar oyuncuların stratejik yaklaşımlar sergilemesine olanak tanıyor çünkü alanlar geniş olsa da baştan savma bir tasarım söz konusu değil. Bu konuda da yine daha fazla harita gelmesi, ki illaki gelecektir, oyunun devamlılığına katkıda bulunur.

GRAFİK VE ATMOSFER
Delta Force: Hawk Ops, modern grafik motorlarından yararlanarak etkileyici bir görsel deneyim sunuyor. Ben oyunu orta – yüksek arası bir grafik ayarında oynadım ve görsellik hiç rahatsız etmedi. Ücretsiz bir oyun için oldukça iyi grafikler sunuyor. Haritaların birçoğu geniş ve güzel olsa da gerçek bir savaş temasına uymayan bazı haritalar da mevcut.

GENEL DEĞERLENDİRME
Oyun şu an Steam üzerinden ücretsiz oynanabiliyor. Ücretsiz bir oyun için gayet iyi gözüken grafikleri, henüz pay to win bir yapıya sahip olmaması, Battlefield için başarılı bir alternatif sunuyor olması ve bizim ülkemizdeki oyuncular için sevindirici bir haber olan resmi Türkçe dil desteği ile Delta Force, türe karşı ilginiz olmasa bile deneyebileceğiniz bir oyun olmuş.

Umuyorum ki ileride daha fazla içerik, yeni oyun modları ve haritalar ile oyun yaşamaya devam eder. Üzerine düşüldüğü taktirde burada gerçekten bir potansiyeli var. Son oyuncu sayılarından da bunu görebiliriz.
Posted 18 December, 2024. Last edited 18 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
60 people found this review helpful
38 people found this review funny
4
4
4
4
4
4
4
4
4
4
3
5
5
5
5
5
4
4
4
4
4
4
4
84
121.7 hrs on record (0.5 hrs at review time)
Geri iade eden kafama sıçayım!
Posted 5 April, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3  4  5  6  7 >
Showing 1-10 of 65 entries