The Elder Scrolls serisinin 4. oyunu; Oblivion.
Beni, oynadığım sürede pek sıkmayan (vampir olduğum zamanlar hariç) efsane bir oyundur kendisi. Şimdi dilerseniz oyunu +'ları ve -'leriyle bi inceleyelim.

+Muhteşem bir açık dünyaya sahip olması,

+Yan görevlerin hepsinin ayrı bir tat vermesi,

+Ana hikayenin güzel olması,

+Girebileceğiniz çeşit çeşit çeşit gruplar olması,

+Yüz hatlarının iyi işlenmesi (Birinin sizden nefret ettiği veya sizi sevdiği karakterin yüzünden kabak gibi belli oluyor.)

+Bir savaştayken pat küt dalarak savaş kazanmak gerçekten zor. Savunma gerçekten önemli. Eğer savunma yapmazsanız tek ölen siz oluyorsunuz

-Yapay zeka. Yapay zeka belki yılına göre iyi olabilir ama şimdi baktığınızda iyi durmuyor. Sadece savaşta değil bazen diyaloglarda bile bazı açıklar verebiliyor.

-Vuruş hissi gram yok. Kılıç mı sallıyorsunuz kalem mi belli değil.

-BUGLAR. Tabi işin başında Bethesda olduğu için bu normal.

-Karakterleri ikna etmek için yapılan minigame. Oyunun bu noktası hakkında hiçbir şey
anlamadım. Karakterleri sürekli rüşvetle ikna ettim.

-Ana hikayeyi bitirmek için bir sürü Oblivion geçidini yok etmeniz gerekiyor.

-Vampir olmak. Vampir olduğunuz zaman hayırlı olsun. Tedavi olmak oyun sizden beş tane büyük ruh cevheri istiyor. Sizde bu kadar ruh cevherini kim kaybetmiş ki ben buluyum diyorsunuz. Zaten onda sonrada bütün büyücü loncalarını, Mistik marketleri ve büyücü kolejini soyuyorsunuz. Adeta hırsızlıkta master yapıyorsunuz. Sonra oyndığınız saatler boyunca her vampirlerle karşılaştığınızda tekrar vampir olurum diye götünüz geçiyor. Yani kısacası vampir olmak oyundaki en büyük zulüm.

Özetleyecek olursak bunca eksik taraflarına rağmen bu oyun bir başyapıt. Onca keşfedilecek şey, yapılacak yan görev var ki oyun size bütün eksiklerini unutturuyor. Mutlaka alınması ve oynanması gereken bir oyun. Eğer indirimde görürseniz kaçırmayın derim